AKDENİZ'DE ULUSAL VE KÜRESEL STRATEJİLER SEMPOZYUMU
13 Haz 2021
1373
İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakültesi ile Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global
Stratejiler Merkezi ortaklığıyla düzenlenen "Akdeniz'de Ulusal ve Küresel
Stratejiler Sempozyumu" başladı.
Sempozyum Youtube üzerinden canlı olarak yayınlanıyor.
Sempozyumun açılışında konuşan İstanbul
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, Doğu Akdeniz'in sahip olduğu
jeostratejik önemle hava, kara ve deniz hakimiyet teorilerinde kilit rol
üstlendiğini dile getirdi.
Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve
Stratejik Gelişmeler Merkezi Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı da dünya
nüfusunun yüzde 70'inden, dünya başkentlerinin yüzde 80'inden fazlasının, büyük
güç merkezlerinin ise neredeyse tamamının deniz kıyısında olduğunu söyledi.
Dünyanın yüzde 71'inin sularla kaplı olduğunu anlatan Doç.
Dr. Yaycı, şöyle konuştu:
"Yüzde 71 olan su kütlesinin yüzde 1'i Akdeniz. Yani
dünya denizlerinin yüzde 1'i Akdeniz ama dünya ticaretinin yüzde 30'u buradan
yürütülüyor o kadar önemli. Yani kendi yüzölçümü hacminin, büyüklüğünün 30 katı
ticaret yapılıyor. Dünyada emtianın hacim olarak yüzde 90'ına yakını deniz
yoluyla taşınıyor. Deniz çok önemli bir ulaşım medyası, kıtaları birbirine
bağlıyor, ikincisi çok ucuz. Yani hava yoluyla taşımacılıktan 22 kat, kara
yoluyla taşımacılıktan 7 kat, demir yoluyla taşımacılıktan 3-3,5 kat daha
ucuz."
Dünyada doğal gazın yüzde 30'undan, petrolün de yüzde
50'sinden fazlasının denizlerden çıkarıldığını anlatan Yaycı, bu oranın her
geçen gün denizlerin lehine arttığını hatırlatarak, "Şu anda 500 küsur
milyar metreküplük doğal gaz nerede bulundu? Türkiye tarihinde bulunmuş en
yüksek rezerv Karadeniz'de bulundu. Bu, denizlere sahip olmamızın ne kadar
önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor." diye konuştu.
Türkiye'nin balık tüketiminde geride kaldığını belirten
Yaycı, dünya balık tüketimi ortalamasının yıllık kişi başı 16 kilogram, Avrupa
Birliği ülkelerinde 25 kilogram, Türkiye'de ise 4,5 kilogram olduğunu
belirterek, "İnanılmaz bir denizden istifade edememe durumumuz var
bizim." dedi.
Doç. Dr. Yaycı, Türkiye'de bütün taşımacılık faaliyetleri
içinde deniz taşımacılığının oranının yüzde 4,5 olduğunu söyledi.
Dünya ticaretinin yüzde 30'una sahip olan Akdeniz havzasında
Türkiye'nin oranının yüzde 1 olduğunu aktaran Yaycı, "Bu açık umutsuzluğa
kaptırmasın bizi. Bu aslında bizim için bir potansiyel alan. Bizim bunu
değerlendirmemiz lazım. Son zamanlarda da bu konuda çok ciddi atılımlar yapılıyor."
ifadelerini kullandı.
- Karadeniz'de ilan edilen münhasır ekonomik bölge
"Mavi vatan" denilen kavramın Türk deniz yetki
alanları anlamına geldiğini anlatan Yaycı, Türkiye'nin Karadeniz'i 1986 yılında
münhasır ekonomik bölge ilan ettiğinin altını çizdi.
Türk deniz yetki alanlarının Karadeniz kısmında hiçbir sorun
olmadığını vurgulayan Doç. Dr. Cihat Yaycı, şöyle devam etti:
"Bazıları şunu söylüyorlar: 'Biz orada doğal gaz,
petrol, kaynak çıkarttıkça acaba orada sorun çıkar mı?' Hayır hiçbir sorun
çıkmaz. Orası tamamen paylaşılmış, bütün kıyıdaş devletlerle de anlaşmalarla
teyit edilmiş, Türkiye'nin hakça paylaşım sağladığı bir alandır, münhasır
ekonomik bölgedir. Türkiye münhasır ekonomik bölge sanki hiç ilan etmemiş, bunu
tecrübe etmemiş gibi bir algı oluşturuluyor. Halbuki Türkiye 1986 yılında
münhasır ekonomik bölge ilan etmiş ve bunu da tecrübe etmiş bir ülkedir. Önce
ilan etmiştir, sonra 9 sene boyunca ilgili devletlerle teker teker anlaşma
yapmıştır. Yöntem de bir örnek yöntemdir."
Aynı yöntemi Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin de kullandığını
hatırlatan Yaycı, "Güney Kıbrıs Rum Yönetimi 2003 yılında münhasır
ekonomik bölge ilan ediyor, 2010 yılında İsrail ile anlaşıyor. Yani o nedenle
'Efendim anlaşmadan ilan olmaz, anlaşmadan yapılmaz filan, bunlar ya
bilgisizlikten ya da gerçekten ilginin kopartılması açısından biraz topu tacı
atma mazeretleri gibi gözüküyor." dedi.
- "Müthiş bir enerji diplomasisi yapılıyor"
Türkiye'nin 2 bin 280 kilometre ile Doğu Akdeniz'in en uzun
kıyı uzunluğuna sahip ülkesi olduğuna değinen Yaycı, "Güney Kıbrıs Rum
yönetimi kara yüzölçümünün 30 katı yetki alanı ilan ediyor ve bunu meşru
saydırmaya çalışıyorlar. Yunanistan 10 katı ve onlar yayılmacı değil, onlar
genişlemeci değil de biz mi yayılmacı genişlemeciyiz." ifadelerini
kullandı.
Doç. Dr. Cihat Yaycı, Türkiye'nin deniz yetki alanlarının
uluslararası hukuka uygun, hak ve menfaatler çerçevesinde minimaliste yakın bir
anlayışla çizildiğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Gittikçe artan kamuoyu bilinci, hem bürokrasideki,
diplomasideki, siyasetteki ve halkımızdaki bilinç nedeniyle Türkler artık
denizlerine belki de son yüzyıllarda en fazla sahip çıktıkları dönemdedirler şu
anda ve bunun farkındadırlar. 3 sismik araştırma gemisi, 3 sondaj gemisi,
üniversitelerimizin gemileri de dahil hatta 4 oluyor, bunlarla beraber Türkiye
müthiş bir özgürlük içerisindedir. Bu filolarla, bunun da kıymetini bilmeliyiz,
çok müthiş bir enerji diplomasisi yapılmaktadır, deniz diplomasisi
yapılmaktadır. İstediğimiz yerde sondaj, istediğimiz yerde sismik araştırma
yapabiliyoruz. Çok şükür bugünlerimize."
Sempozyum 14.06.2021 Pazartesi sona erecek.